merhaba.
bundan bilmem kaç sene sonraki ben'e yazıyorum. Olur da herhangi bir yeni yıla girerken böyle bir yazı okumak durumunda kalırsam buna bakıp hayatımın aslında ne kadar yolunda gittiğinin tadına varayım diye.
Çünkü şu an bok gibi bir haldeyim. Yine bok gibi geçen bir yıl bitti ve yine bok gibi bir yılbaşı gecesi geçiyorum. Evdeyim. İçerde anneannemle dedem kim bilir napıyor. Yemeğimi bile yatakta yedim.
Ayağım hala iyileşmedi. Hala sargılı. 2 gün daha yürüyemeyecekmişim.
1 haftadır bu yataktan çıkmadım. Ders çalışmadım. Hiç bi şey yapmadım.
En azından bu gece madem böyle bu kadar yalnızım -yine- en azından sevdiğim şeyleri yapıyor olabilseydim şu odada. Hiç durmadan peşpeşe yakabilseydim camellarımı. Dibine kadar içseydim sarhoşluk kendi kendineyken de güzel çünkü.
Tek yapabileceğim müzik dinleyip su içmek şu an.
Klasik türk ailelerinin yılbaşı kutlama merasimlerine bile sahip değiliz biz. Mandalinası olsun, patlamış mısırı, kestanesi, kolası, çayı, televizyondaki yılbaşı programı, tombalası olsun.
Hiç biri yok.
İçeri gidesim bile gelmiyor çünkü bu akşam da tıpkı geçen günkü akşamdan. Ben yine odada kendi kendime bir şeyler yapmakla yükümlüyüm. Her şey sadece telefonumun ucunda. Pınar orda, şu anki sevgilim orda, annemler orda, Alp'in sesi orda. Greiye kalan hiç bir arkadaşımı aramak istemiyorum. Aramam da. Çağla Emreyle çılgın partidedir, Hilal de muhtemelen onlarladır. Özgeyle Yiğit kim bilir nerde ne güzel takılıyordur. Eğleniyorlardır. Taner, İlhan, Elif, Tutku, Yağmur... Onlara hiç değinmeyeyim.
Merve, evinde Başakla içip keyif yapacakmış.
Dilara yurttan arkadaşlarıyla.
Pınar İsmail Tunç beraber takılcaklarmış evde.
Annemler de evdeymiş. Ama en azından birlikteler.
Erdem akrabalarına gidicekmiş. Emmioğlu diyip dalga geçiyordu şapşal, ama o da yalnız değil en azından.
Herkes birileriyle yani.Herkesin etrafında birileri var. Herkes saat tam 12 olduğunda birilerine sarılabilir.
Bense işte yastığıma filan sarılıcam muhtemelen.
Ya da geçen seneki gibi yorganın içine gömülmüş ağlıyor olurum.
Şu an fade out çalıyor. Çalması en muhtemel şarkı o olsa gerek. Odam buz gibi üstümde kısakollu bi tişört var üşüyorum. Kalkıp giyinmek bile istemiyorum.
Saçlarım pis, vücudum pis, odam karanlık, tırnaklarımı kısacık kestim.
Ve yürüyemiyorum.
Olabilecek en berbat haldeyim.
geçen sene 1 ocakta uyandığım sabah kendime demiştim ki "bir daha asla yılbaşımın böyle geçmesine izin vermiycem asla yalnız olmıycam ve asla ağlamıycam".
Ne komik di mi.
Asla dediğimin tıpa tıp aynısını ve hatta daha beterini yaşıyorum.
Keşke gelmesen 2012. Rakamlar giderek büyüyor. Ben 2011de kalırım. Çünkü yeni olan hiç bir şey aslında güzel değil. Güzel olanlar eskiler.
Ve yaşadığım her senenin her dakikanın giderek daha da boka sardığını göre göre ben senden hiç güzel bir şey umut edemem 2012.
Seninle ilgili düşündüğüm tek şey, ilk günlerinde saçımı turuncu yapıcam.
Elimde bi tek bu var.
Gerisi, uyku gibi. Yaşamanın tamamı uyku hapları gibi.